17 Ocak 2011 Pazartesi

UTANMA

Utanmak:1.Onurunu kıracak ya da gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak. 2.Çekinmek

    21.yüzyılda yaşamanın bazı getirileri olduğu gibi götürüleri de mevcuttur.21.yüzyılda yaşayan nesil olarak geçmişin yenisi geleceğin eskisi durumundayız. Ama bu hep böyle olmuştur 21.yüzyıl neslinden öncekilerde kendilerinden önceki neslin yeni nesliydi. Eğer nesil geçmişinden ileride ise yeni nesildir yeni nesil demek yenilik demek olduğundan, yenilik A dan Z ye değişimin adıdır. Fikriyatın değişimi olabilir en başta fikriyatın değişikliğe uğraması demek yaşam koşullarının değişimi buna bağlı olarak da yaşam stilinin değişimi demektir ama bunlar hep geçmiş ile kıyaslandığında değişim olmaktadır eskiye göre hâlbuki yeni nesil için bu böyle başlamıştı zaten onun için...



   
  Özgürlük, geçmişteki eski nesil in yapamadığı şimdiki nesil in yapabildiği bir takım yapılabilirliliğin adıdır. Bunlara örnek olabilecek en basit eskiden sevgili denilebilecek kişiler ailelerin izniyle dışarı çıkabilmiş bir iki saatliğine evlilik düşündüğü kişiyi tanıma fırsatı denebilecek görüşme esnasında dışarıdan gören insanların sevgilimi olduklarını dahi zor anlayabilecekleri bir ortamda yaşamışlarken geçmişimiz, şimdilerde ise ne ailesi ki ne izni ki diyerek sevgili denebilecek iki karşı cinsin sokak ortasında dahi utanmadan çekinmeden sarılmaları, öpüşmeleri geçmişin yapılamamışlığın şimdi yapılması özgürlük artı yeni nesil in utanmazlığı, çekinmezliği olarak adlandırılmaktadır.
ImageShack, share photos, pictures, free image hosting, free video hosting, image hosting, video hosting, photo image hosting site, video hosting site


     
   Utanmak, çekinmek, özgürlük, A dan Z ye değişim gibi olgulardan bahsederken esas yeni nesil’i geçmişten ayıran değişim teknolojik gelişmeler olmuştur diyebileceğimiz hatta kanıtlar sunabileceğimiz gerçek bir değişmişlik vardır.Eskiden olmayıp şimdi olan sosyal ağlar dediğimiz kişilerin özgürce düşüncelerini herkesin görebileceği bir ortamda yazılı olarak sunabileceği mevcut paylaşım siteleri bulunmaktadır.Ancak halen insanlar toplu yüz yüze bulunulan ortamlarda bir şeyler paylaşırlarken utanabiliyor, çekinebiliyorlar.Ancak günümüzün teknolojik şartlarının en büyük sorunudur bu, insanlar yüz yüze olmadığı sürece kimin umurundaki yüz kızartıcı konuların bilgisayar başından paylaşılması yada birbirlerine hakaret edilmesi yada abukluk meydana getirebilecek videoların paylaşımı...Ama birilerinin umurundaki şuan bu konular konuşuluyor, tartışılıyor çözümler sunuluyor.


   
İnsanlar artık her şeyin kılıfını öyle bir bulmuş ki yukarıdaki video ne kadarda bir reklam olmuşsa da o kadar gerçektir. Teknolojiyi getirende onu pazarlayanda bizler olduğumuza göre böyle bir reklamı sunduğumuza göre hiç utanmadan gerçek olmayan hastalık numarası ile o gün işe gitmeyip gitmediğimiz günün hastayız ayağına ücretini almasını bilecek bir nesiliz.

Tüm Derslerde Özel Ders Hizmeti
Etkili ve güzel konuşamamada sıkıntısı olanlara.

Blog Anasayfa

Toplum önüne çıkma korkusunu yenmek çok kolay artık.




Hayat sadece bizim yaptıklarımızdan oluşmuyor ve bu topraklarda yalnız yaşamıyoruz.

15 Ocak 2011 Cumartesi

TARİHİ ESERLERİ TANITALIM (KALANDERHANE CAMİİ)

KALANDERHANE CAMİİ
Vezneciler semtinde olup Fatih Sultan Mehmet devrinde camiye tahvil edilmiş eski bir Ortodoks kilisesidir. Halen cami olarak kullanılmakta olan bina kubbeli Bizans kiliselerinin ayakta olan son temsillerinden birisidir. Kilise Theotokos Kyriotissa‘ya atfedilmektedir.

İstanbul un en tarihi bölgesinde yer almasına rağmen, günümüzde yeterli ilgiyi görememektedir. Kalenderhane caminin Minaresine 1930 yılında yıldırım düşerek yıkılmıştır.Bu tarihlerden sonra terk edilmiş, 1966-1975 yılları arasında Harvard Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliği ile yapılan bir araştırma ve kazıya konu olmuş, 1968 yılında restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır.
Kalenderhane camii Ayios Theodoros adıyla 10-12. yüzyıllar arasında yunan haç planına göre yapılmıştır.






Böylesi ihtişamlı görünüşe sahip bu tarihi eserleri küçücük lefhalarla göstermek yada minicik yazılarla bahsetmek bu tarihi eserlere haksızlıkdır.








www.3dmekanlar.com

TARİHİ ESERLERİ TANITALIM (KİLİSE CAMİİ)

MOLLA GÜRANİ CAMİİ/KİLİSE CAMİİ

MEVKİ VE TARİHÇE BUGÜN Kİ YERİ
Beyazıt meydanından itibaren Darülfünun  caddesi, Vezneciler caddesi, Şehzade başı caddesini takiben sağda Dede Efendi caddesine sapılır bu yolu sola doğru takip edip sağdaki ilk sokağa sapacak olursak Katip Vefa caddesine çıkmış oluruz. Şeyh Ebül-Vefanın adını taşıyan meydan bu yolun üstüne gelmektedir. Bu meydandan beş on adım ilerde sağa bir sokak sapar ismi MOLLA GÜRANİ Sokağı olup daha bu sokağa girer girmez karşımıza çıkar.
  
MOLLA GÜRANİ
Camii Meşrutiyette yeniden yaptırılmak üzere yıktırılmış fakat araya giren Umumi Harp ile tekrar inşa ettirilememiştir. Mimarı bilinmemektedir. Camide bulunan bir kitabeden Vefa Camiinin bir yangın geçirdiği anlaşılır. Bu arada şuna da işaret etmeliyim ki Kilise Camii ile Vefa Camii’nin birbirlerine çok yakın oluşları ve bu sonucunda da Kilise Camiine Vefa Camii de denmiştir.
İstanbul topografları Vefadaki Kilise Camiinin Hagios Theodoros Tiron Kilisesi olduğunu kabul etmektedirler. Bu kilise aynı zamanda Sphorakios adını da taşımaktadır.306 senesinde din uğruna şehit edilen Roma ordusundan genç bir asker azizdi Theodoros. Sphorakios İstanbul’daki bu kiliseye onun adını vermiştir. Bu kilisenin bir kısmı imparator Maurikios’un hükümdar olduğu devirde(582-602) yanmış, fakat aynı hükümdar tarafından tekrar yaptırılmış. Ve hatta buna Hagios Theodoros anısına bir de buz odası ilave ettirip Aziz Theodoros’un kafatası da burada muhafaza edilmiş. Ancak, İstanbul un Latinler tarafından istilasından sonra 1210 senesinde İtalya’ya Gaeta’ya nakledilmiştir.
Bu kilise Fetihten sonra Fatihin Hocası ve hükümdarlığı zamanında Şeyhülislam Şemsettin Molla Gürani tarafından camiye çevrilmiş olup onun adını taşır.
Kilise camiinin yarım yuvarlak tuğlalarla meydana gelmiş çubuklu bir minaresi vardır. Bu minare tipinde Selçuk ve Erken Osmanlı devri mimarilerinin izleri görülmektedir. İstanbul’daki tek numune Kilise Camiininkidir. Şerefesinin korkuluk levhaları eski devirlere ait üzeri tezyinatlı levhalardır.
Kilise planı ve mimarisi göz önünde tutularak orta Bizans Devrine 11. yüzyıllara aittir. İnşaatı muhtelif safhalar geçirmiş olup biri 12. yüzyılda diğeri de 19. yüzyılda olmak üzere iki de yangın geçirmiştir. Son yıllarda bilhassa dış cepheleri esaslı bir tamir görmüştür.


MOLLA GÜRANİ CAMİİ İÇİN DAHA FAZLA RESİM

2 Ocak 2011 Pazar

RESTORASYON
Sanatsal değeri olan bir yapının, bir kültür ve tarih belgesi olarak bütün özgün nitelikleriyle ömrünün uzatılmasını sağlayan teknik ve mimari müdahalelerin tümü restorasyon etkinliğini oluşturur.”
Doğan Kuban, Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık Boyutu, İstanbul: YEM Yayın, 2000, s. 9.

      RESTORATÖR
   Restorasyon ve konservasyon  işlemlerini yapan kimse
                          
TARİHİ YAPILAR
Geçmişden günümüze gelmiş yapılar.

 İSTANBUL ŞEHRİNDE YAŞAYAN BİZLERİN TARİHİ YAPILARA KARŞI GÖREVLERİ
Tarihi yapılar üzerinde en büyük görevimiz yapıları korumak.

TANITALIM
İstanbul ve Türkiye de bulunan birçok tarihi yapı hak ettiği ilgiyi görememektedir.En başta tarihi yapılar için gerekli olan  onları tanıtmaktır kaç yılında yapılmış, kim tarafından yapılmış gibi bilgileri içeren yapıya zarar vermeyecek şekilde ve yapının önünden turistik amaçlı geçmeyen insanların dahi ilgisini çekebilecek tabelalar gerekmektedir.
TANIYAMAMAK
      İstanbul’daki çarpık kentleşme yüzünden şimdi yaşadığımız medeniyetler beşiğini tanımıyoruz. Öylesine sıkışmış ki tarih İstanbul un içinde biz şehrin yaşayanlarının insafında bu güzelim eserler. Kocaman yapılar küçücük levhalarla belirtilmiş.Etraflarına otoparklar yapılmış çöp depoları haline gelmiş ve hatta bazıları kaçak kullanımlara maaruz...